Beni gülümseten, düşündüren biraz da hüzünlendiren bir olayı paylaşmak istiyorum. Geçenlerde dotlarımızla oturmuş birşeyler yudumlarken gürülyüyü duyup arkamıza döndük ki yerde uzanmış biri. Belli ki düşmüş. İlk aklıma gelen panikle epilepsi nöbeti geçiriyor olabileceği idi. Ancak eğilip ilgilenince ve nöbet geçirmediğini farkettiğimizde kalkmasına yardım ettik. Kalktı, yaklaşık onsekiz yirmili yaşlarda ve engelli olduğunu farkettiğimiz genç çocuk teşekkür etti, ardından da "AÇIM" dedi. Her ne kadar engeli de olsa bu tür uygunsuz isteme davranışını pekiştirmek istemedim kendi adıma. Ailesinin orada olup olmadığını sordum. Yine ısrarla aç olduğunu tekrarladı. Masadaki arkadaşımız yanına çağırıp cebinden çıkardığı 20 TLyi ona uzattı ve "Gidip sitediğin yemeği ye" dedi. Arkadaşımıza davranışının aslında yanlış olduğunu ve bu şekilde uygunsuz para isteme davranışını pekiştirebileceğini söylediysem de para verildi ve çocuk gitti. Biz sohpetimize devam ederken birden masaya doğru bir el uzandı. Bu el 10 TL tutuyordu. Az önce parayı alıp giden çocuk bir elinde yemek tepsisi, diğer elinde 10 TL bize bakıyordu. "Bu para sizin, para üstü" dedi. Hepimiz birbirimize bakakaldık. Gerçekten ihtiyacı olan yemeği almış artan parayı da getirmişti. Arkadaşımız şaşkınlıkla bu paranın da onda kalabileceğini söyledi. Çocuk teşekkür etti ve uzaklaştı.
Yaşadığımız bu olayda sadece karnını doyurmak için para istemesi, her ne kadar para istemesi yanlış da olsa ardından artan parayı getirmesi kirlenmemişlik, saflık değil mi? Bu olay aynı zamanda bana, canlılar içinde hayvanların beslenmek için ihtiyaçları kadarı için avlandıklarını, ancak insanların, tam tersi büyük bir hırsla ihtiyacından fazlasını elde etmeye çalıştıkları gerçeğini hatırlattı. Elbette bu bir meziyet değil ve böylesi bir hırs çok da tehlikeli. Tam da tüketim toplumu olmamız için tüm imkanlar önümüze tepeleme sunulurken böyle temiz ve saf tarafları farketmek açıkçası bende çok farklı duygular uyandırdı.
5 Nisan 2010 Pazartesi
Amacım yapılan bu çalışmaların paylaşımı ile bir şekilde birilerine ilham verecek çalışmaları sunmak, ayrıca özel gereksinimli bireylerle çalışan meslekdaşlarımın kimi çalışmaları çocuklarına yaptırabileceklerini düşünmemdi. Çünkü bazen çalışmaya başladığınızda sizi hayretlere düşürecek denli keyifli ve başarılı performans gösteriyor çocuklarımız. Her çocuk her şeyi yapmak veya öğrenmek zorunda değil elbette. Ama denemelerle becerileri doğrultusunda hem el becerilerinin gelişmesine katkı sağlıyor, estetik duygularının oluşmasını ve en önemlisi ileride üreten , üretmekten haz alan bir birey olma bilincinin yerleşmesini sağlamaya çalışıyoruz. Bu gerçekleştiğinde ise elbette mutluluğun resmini çizmiş oluyoruz.
pirinç tabakadan kolyeye
organik tohum kolye
Çam fıstığı kozalakları
gazoz kağağından kolye
Yine geri dönüşüm ürünü bir çalışma. Bu çalışma için tüm yapım aşamalarını basamaklandırılarak analizini yaptım ki çocuklarımla çalışırken rehber olsun. Yapılışı göründüğü kadar kolay olmuyor. Her çocuk farklı basamağında işlevsel olarak başarı gösterdi. Kollektif bir çalışmanın ürünü olan bu kolyeleri zaman zaman açmış olduğumuz sergilerde satarak malzemeler için gereken maddi gereksinimlerimizi karşılıyoruz. Hatta kurumumuza üretim için bile talep geliyor. Bu arada HEY's Design'ın Değerli Tasarımcısı sevgili Ebru YOLVER'e ve sevgili Ülkü KAYA'ya ürünlerimizi firmalarında sergiledikleri ve katkı sağladıkları için yürekten kocaman teşekkürler.
30 Mart 2010 Salı
Kurutulmuş çiçeklerle tablo
29 Mart 2010 Pazartesi
CD lerin dönüşümü
Artık kullanılmayacak
olan CD ler ile yapılabilecek dekoratif bu çalışmaları kurumumuzdaki birkaç engelli öğrencimizle yaptık.
Çalışırken çok keyif aldıklarını söyleyebilirim. En güzeli de ortaya bir ürün çıkarıp, başarma duygusunu yaşamaları. Hayatlarının içinde öylesine çok başaramama duygusu yaşıyor ki çocuklarım, o nedenle küçük küçük adımlarla öğretilen her beceri tahmin ettiğimizden fazla ve müthiş bir haz veriyor onlara. Bunu yaşama fırsatım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Geçtiğimiz günlerde yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Beceri çalışmalarını ben yürütüyorum. Bir öğrencim sağ elini neredeyse hiç kullanmıyor. Ancak yapılacak çalışma gereği her iki elini de kullanmasını amaçlıyorum. Öğrencim önce yapamayacağını söyledi ve buruklaştı. Ardından yapabileceğini söyleyip, ne yapılacağını anlattım, gösterdim. Önce elini destekleyerek başlatılan çalışmada destek, aşamalı olarak geri çekildi ve sonuç muhteşem.Etkinliğin sonunda şaşkınlık ve mutlulukla, "Öğretmenim ben yapabileceğimi bilmiyordum, farkettim, teşekkür ederim" dedi. Duygularımı anlatabilmenin yolu yok...
Çalışırken çok keyif aldıklarını söyleyebilirim. En güzeli de ortaya bir ürün çıkarıp, başarma duygusunu yaşamaları. Hayatlarının içinde öylesine çok başaramama duygusu yaşıyor ki çocuklarım, o nedenle küçük küçük adımlarla öğretilen her beceri tahmin ettiğimizden fazla ve müthiş bir haz veriyor onlara. Bunu yaşama fırsatım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Geçtiğimiz günlerde yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Beceri çalışmalarını ben yürütüyorum. Bir öğrencim sağ elini neredeyse hiç kullanmıyor. Ancak yapılacak çalışma gereği her iki elini de kullanmasını amaçlıyorum. Öğrencim önce yapamayacağını söyledi ve buruklaştı. Ardından yapabileceğini söyleyip, ne yapılacağını anlattım, gösterdim. Önce elini destekleyerek başlatılan çalışmada destek, aşamalı olarak geri çekildi ve sonuç muhteşem.Etkinliğin sonunda şaşkınlık ve mutlulukla, "Öğretmenim ben yapabileceğimi bilmiyordum, farkettim, teşekkür ederim" dedi. Duygularımı anlatabilmenin yolu yok...
kumaştan manzara
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)